24 Ekim 2011 Pazartesi

Bu resme mutlaka bakın

   Anlatacak çok şey var aslında ama önce bu fotoğrafı anlatmak istiyorum. Defne yine okulda uyumamış. Eve geldik ben yemek hazırlamak için mutfağa geçtim ona da tv açmıştım. Biraz dinlensin meyvesini yesin diye. Aradan sanırım on dakika falan geçti. Normalde Defnenin ağlayıp beni çağırması gerekir ama ses gelmeyince ben de merak ettim içeri girdim ve bu anı kaçırmamak için fotoğrafladım. Başka biri koysa yok canım kesin çocuk poz vermiş derdim. 
     Boynunda ki gülen yüz Defne okulda ağlamayınca takılıyor. 10 gülen yüzden sonra kitap hediyesi var ucunda, ama biz hala üçüncüdeyiz. Alması için hiç ağlamaması gerekiyor. Bizimki gün içinde az da olsa mutlaka mırıldanıyor tabi böyle olunca da alamıyor. 
       Kreşte dah iyiyiz. En azından daha istekli gidiyor. Asıl sorunumuz bu aralar kulaktaki sıvı. Defnenin kulağında sıvı varmış. Bir süredir antibiyotik tedavisi görüyor fakat hiç bir ilerleme kaydedemedik. Bir hafta daha deneyeceğiz. Götürüdğümüz doktor kulağına tüp takılması gerketiğini söyledi ama ben başka doktora daha götüreceğim. 
  Belki de Defnenin bu kadar mızmızlıklarının arkasında hep bu neden yatıyordu. Çok ağrısı olmuyor. Hatta nerdeyse yok ama sanırım kulağının içini sürekli bir şeyler tırmalıyor. Bakalım umarım bu sefer bu ilaçlar iyi gelir. Ameliyatla takılıyormuş tüp.Takılmazssa çocukta sağırlığa kadar neden oluyormuş. Umarım o safhalar gelmeden hallederiz.
    Önemli bir olayda evimizin önündeki baz istasyonu kalktı. Aslında hiç bağlanmamıştı. Gizlice kurmuşlardı, fakat bağlamaya izin almamışlardı.   Kurdukları gibi gelip söktüler, hem de hiç çalıştıramadan:))))

15 Ekim 2011 Cumartesi

güldüğünü görmek her şeye değer

      Sonunda bir ay aradan sonra tekrar yazmayı başarabildim. Yazmak ,içimden gelmediği için değil sadece vaktim olmadığı için yazamadım. Şu geçen bir ay sanki ömrümden bir yıl gibi geçti. Keşke sadece yoğunluk olsaydı. 
  Defne şu son ayda tam anlamıyla çığırından çıktı. Kreşe gitmek istememesi olayı son iki güne kadar devam etti. Bütün gün kreşte ağladı, sonra eve geldik evde de ağlamaya devam etti. Sadece gündüz ağlasa neyse geceleri de aynı şekilde devam etti. 
     Ağlama nedenin altında benim öğretmen oluşum yatıyor. Defne öğretmen kavramıyla tanışınca, öğretmenin çocuklarla ilgilendiğini, oyun oynadığını görünce sürekli bende senin okuluna geleceğim diye tutturdu.Sürekli ona büyüyünce gideceğini, benim okulumda oyuncakların olmadığını, oyun oynamadığımızı anlatıp durdum. Ben de kreştekiler de ne yaptıysak son iki güne kadar olmadı. Ben kızımın normal bir çocuk olmadığını biliyordum. Bunu kabul ettim fakat insanlar hep der ya huyudur ,cocuk işte. Kreşe gidince bunu daha iyi gördüm. Neyse ne olursa olsun huysuz da olsa , minik bir cadı da olsa  o benim kızım. Son iki gün nasıl düzeldiğine gelince başka bir sınıfa verdiler. Üç yaşına girmeden dört yaş grubuna devam etti. Başka bir öğretmen ve biraz büyük arkadaşlar. Bir de ödül olarak ağlamadığı her güne bir gülen yüz veriyorlar. On gülen yüzümüz olunca bir kitap hediye edecekler. 
      Son iki güne kadar bir ay tam anlamıyla kabustu ama güzel şeylerde yapmaya çalıştık.Evimize çok yakın olan viaporta sirk geldi. Defneyi sirke götürdük.İlk başlarda biraz eğlendi, kaplanları görünce biraz korktu. Bir ara gözünü bile kapadığı oldu. Eşeklere kırbaç attıklarında anne vurmasınlar diye baya söylendi. Yere vurduklarını gösterince biraz rahatladı. Hayvanların sirkte olmasının doğru olmadığını anlatmaya çalıştım, zaten eşeklere yapılanı görünce yavrumun tepkisi anlatmama bile gerek kalmadığını gösterdi.
 Uzun zamandır onun güldüğünü göremiyordum. bırakın gülmeyi oyuncaklarını bile hiç ellemedi. Umarım şu son iki gün geçici bir süreç değildir. Çok ama çok bunaldım. Artık nefes alamıyorum. Ne olur artık benim kızımda normal tepkiler verip biraz mutlu olsun. Onun güldüğünü görmek çook güzel ve inanın çocuğunuzun size sarılması da çok güzel.