29 Haziran 2012 Cuma

şah mat olan anne

           Evde canı sıkılınca ne yapacağını şaşıran ben kendime kot pantalonumdan mini bir etek diktim. Tabi nerede derseniz. Hala asıl dikişlerini yaptırmadım. Makinem olmadığından sadece elimde kabaca diktim ama tam halini terziye verdikten sonra koyacağım. Bu da o pantalonun paçalarından minik kızçe için yaptığım çanta. Aslında fotoğraftaki gibi büyük değil tam Defnelik. Yandan takmalık çanta isteyip duruyordu.O uyurken yaptım. Görünce bayıldı. Düğmeleri kendi seçti ben diktim. 
    :) :) :) :) Şah mat
           Konuyla alakası yok ama bu üç buçuk yaşındaki kızımın beni nasıl tongaya bastırdığını anlatayım. Defneyle pamuk prensesli yap bozunu yapıyorduk. Bu yapbozda tabi yedi cücelerde var. Bu cücelerden bir tanesi pembe benekli bir şapkası var. Neyse Defne hep bana onun kız cüce olduğunu söylüyordu. Bende çocukluğuuzdan beri bildiğim kadarıyla bu hikayedeki cücelerin erkek olduğunu söyledim. Üzerinden çok zaman geçti ve konuyla lakalı hiçbirşey ortada yokken biz yapbozu yaprken.
 Şimdi dikatli okuyun.
-Anne Çınar ( komşumuzun oğlu) pembe şapka takar mı?
-Sence takarmı kızım, o erkek
-Hıh..( gayet rakibini altetmiş bir ses tonuyla) ben sana demiştim işte erkekler pembe şapka takmaz.. Bu resimdeki de kız cüce. Sen dedin pembe şapka kızlar takar diye. Buradaki kız cüce işte.
 Tabi bu cümleler sonucunda ben şah mat durumunda ve mor bir renkteydim.

27 Haziran 2012 Çarşamba

Minik kızçemin resimleri

Defne  de her çocuk gibi resim yapmayı çok seviyor. Ben artık hangi resmini saklayacağımı şaşırıyorum. Daha bu yaşta bir sürü resim birikti. Çok mu güzel yapıyor derseniz, bana göre  güzel.Yaşına göre birşeyler çiziyor işte.
Her çocuğun yaptığı resim özeldir. Çünkü onun iç dünyasını yansıtır.
 Bu resimlerde Defne'den işte..
.
n
Yaklaşık bir ay önce yaptığı bir resim kızçenin. Resimdeki kendisi üzerine elbise giymiş. Mor olanda evimiz bacasından dumanları çıkıyor. Her çocuk gibi güneş ve bulutu bir arda çizmiş.
La la şekilleriz biz.Yok mu bu şekilleri tanıyan. Direnin de gözleri var ama siyaha boyadığı için pek belli olmuyor.
Bu resim benim için özel bir resim. Defne ilk defa üçümüzün resmini bir arada çizdi. Benim resmimi hiç çizmezdi. Saçlarım nasıl ama kırmızı ve diken diken. Babasında ki mor olanlar ise onun sakal ve bıyıkları. Hepimizin kırmızı yanaklarına bence diyecek yok. babasının gözleri mavi olduğu için sarı olan gözleri, mavileri ise gözbebekleriymiş. 

Buzdolabı sergisi

      Daha öncede Defne'nin resimlerini eklemiştim. Ama o kadar çok resim yapıyor ki.  Bende bu Defne'nin bloğu olduğu için ekliyorum buraya. Üç buçuk yaşındaki minik kızçemin yaptığı  iç dünyasın anlatan resimlerden bir kaç örnek.
 Haydi buyrun gezin bizim buzdolabı resim sergimizi. 
Defne ilk olarak bu kadar büyük bir hayvan resmi çizdi. Bu kuzucukmuş güneşli bir havada ot yiyormuş.
Bu resimde ilk defa gözleri bu şekilde çizde. Kirpik  ve kaşları yaptı.
Bu benim favori resmim. Tam bir kompozisyon var. Büyük olan çocuk Defneymiş.Yanndaki büyük olan yuvarlak ise dünyamız. Dünyadaki o yuvarlak ve çizilmiş yerler tıopraklar boş olan yerler ise sularmış. Dünyanın içinde Bir taş var. Onun arkasında ise bir çocuk . Arkadaşı ile saklambaç oynuyormuş.Arkadaşı taşın arkasına saklanmış.  Genelde çizdiği gibi kafasında beynini çizmiş. Elinde de tost ekmeği varmış. Yani tost yerken saklambaç oynuyormuş.
Bu resimde ilk defa vücut resmi çizmeye başladığı resim.
Mavili olan kendisi, diğeri arkadaşı  ve kuzeni Beren. Birlikte top oynuyorlarmış.
Bu resimde de beynini ve kulaklarını çizmiş. Etraftaki renkli yuvarlak şeyler ise çiçek. Burası bir çiçek bahçesi.Elinde de annesine çiçek koparmış.
Bu resimde ip atlıyormuş.
Ah bu adamın üzerine de yağmur yağıyor. Evine gidiyormuş. elinde çiçek. Ama ıslanmış.
Bu da bizim buzdolabı resim sergimiz. Hergün herkese açık.Yaptığı  ve sevdiği resimleri gidip üzerine ekliyor. Artık yer kalmadı. Bakalım yeni resimler, nereye asacağız.

20 Haziran 2012 Çarşamba

Bu aralar biz

Hayat bizim için devam ediyor. Uzun zaman yazmayınca  yazı yazmayı unutmuşum. Okullar kapandı ama biz hala devam ediyoruz. Bir sürü moral bozukluğuyla ve en çok bizim sorduğumuz; şimdi ne olacak sorularıyla. hayal kırıklıkları. aşağılanmalar ve gereksiz bir sürü şeye rağmen. Bir zamanlar kutsal olan mesleğime söylenmeyen şey kalmamasına rağmen ben ve arkadaşlarım hala seviyor ve sabırla insanları bizim emeklerimizi göreceği anı bekliyoruz. 
  Defne içinde kreş sezonu bu dönemlik bitii. Seneye devam. Bu aralar sanki daha bir büyüdü. Artık üç buçuk yaşında. Daha bir özgür, daha çok kendine güveniyor. Birde pabuç gibi dili var. Çok hazır cevap. Daha şimdiden beş beş cevap veriyor. Konuşurken güzel espiriler yapıyor. Kısacası artık büyüyor ve kişiliğini kazanıyor. Sonunda üç buçuk yıl sonra olsada geceleri kalkmadan uyuyor. Ama hala mız mız ve çok nazlı. ağlama huyumuzu hala bitiremiyoruz.
 Hafta sonları bol bol geziyoruz. Resimlerde görülen yerler Karamürselin araka taraflarında kiraz tarlaları. Kesinlikle tavsiye ederim. Dalından kiraz yemek bambaşka. Bu yıl bol bol kiraz yedik. Sonra Karamürsele doğru inerken Başdeğirmen diye bir tesis var süper bir yer. Ormanın içinde bir tesis. Gezmek için müthiş yerler. Gözünüz yeşil renge ve kulağınız kuş seslerine doyuyor.
İki kuzen hem yediler hem topladılar. Gelecekte işsiz kalmaz bunlar :))
Kimseye de vermediler kiraz kovalarını
Gözlük bu kadar mı yakışırmış. Gözlük reklamlarında falan mı oynatsam acaba :))
Su kuşu girmeden olur mu? Su çok soğuktu. İlk başta zor girdi sonra da çıkmak bilmedi.
Bahsettiğim Başdeğirmen'den bir manzara. Yürüyüş yapmak için süper bir yer.

9 Haziran 2012 Cumartesi

ikea masamızın son hali

         Artık görüntüsünden çok sıkıldığımDefne'nin  ikea masasını boyadım. Bilmiyorum biz mi çok pis kullandık ama tahta olan kısımları çok kötü olmuştu. Silsemde çıkmıyordu. Boyalar içine işlemişti. Ne ile boyasam derken. Bizim evin oda kapılarının çerçeveleri demirden onları boyamak için yağlı boya almıştık. Acaba olurmu diye denedim. Gayette güzel oldu. Hem mobilyaları da kremdi tam rengi tuttu.
       Boyarken biraz zor oldu. Boyayı çok emiyor. İki kat sürdüm. Kuruması da nerdeyse bir haftayı buldu. Sonuçta bu ortaya çıktı. Birde saçımdan çıkmayan beyaz boyalar.