3 Haziran 2011 Cuma

Defnoş büyürken

            Bu aralar o kadar yoğunum ki ne bloğa ne de kendime ayıracak zamanım kalmıyor. Malum okullar kapanıyor. Bu durumda en yoğun olanlar dan biri olarak koşuşturup duruyorum. Sadece keşke fiziksel yorgunluk olsa keşke bir de üstüne manevi yorgunluk ekleniyor.
  Defne ile yaptığımız hiç bir etkinliği ve yazamıyorum. Yazmayı bırak çoğu zaman fotoğraflayamıyorum bile. Kızçem nerdeyse ikibuçuk yaşında olacak. Sanırım iki yaşa sendromunu biraz biraz aşıyoruz. En azından eskisi kadar hırçın değil. Ağlama nöbetlerimiz biraz daha azaldı. Ama hala paylaşmayı hiç bilmeyen bir çocuk. Bırakın birileriyle oyuncaklarını paylaşmak benim bile oynamama izin vermiyor. Birisi oyuncaklarını alsa kıyameti koparıyor. Ben çoocuğun elinden alıp vermiyorum Defne bu sırada ağlıyor ve sonunda susuyor fakat ilk fırsatta çocuğun elinden alıyor. Bu sorunu nasıl çözeceğimi bilmiyorum.Biraz daha zamanı var diye düşünüyorum  ya da kreşe gidince kendiliğinden düzelmesini bekliyorum.
Bu arada Defne'yi Eylül'de kreşe başlatacağım ama daha bir yer bulamadım. Aslında sürekli kreş istemiyorum. Bakıcımızdan kopmasını istemiyorum. Sonuçta onlarda çok emek verdiler. Bir iki gün kreş bir iki gün bakıcı şeklinde düşünüyorum. Yaşı küçük ve bu yüzden ileride okuldan soğumasından korkuyorum. Bakalım zaman ne gösterecek.
    Bu arlar çigi filmlere takmış durumdayız. En sevdiğimiz film Tigger ve Pooh ile ilgili filmler. Ben Defne'ye Pooh'u Bobo olarak tanıtmıştım. Hatta onun yastığını örmüştüm, halısı da Bobo'lu. O yüzden bir sempatisi vardı ama bu aralar tam bir bağımlısı diyebilirim. Evin içinde ben hafiyeyim diye geziyor. Güzel çizgi filmler aslında ,çocukları eğlendirirken eğitiyor. Genelede davranış eğitimi veriyor. Ben bile oturup izliyorum.
Bide Elmo serisi var.Ama Defne bunu izlerken biraz sıkılıyor.En çok sevimli hayvanlara takmış durumda.
Bir diğer seneğimiz de Maisy. Bunu da severek izliyor. Bu da eğitici bir çigi film ama sade ve daha anlaşılır. O yüzden hoşuna gidiyor.
Tv den de izliyor en çok minisucle, şirinler, üçüzler ve benimle oynar mısın ,diye bir çocuk programı. Bu programda grup şurup şarkı söyleyince kızçem eteğini giyip düğünüm oluyor diye dans ediyormuş. Aslında tv den çizgi film izletmeyi sevmiyorum. Bir kere hiç sonu gelmiyor. Çocuk nerde duracağını bilemiyor. İkincisi çizgi filmler beş dakika reklamlar on  beş dakika.
    Aaa birde bu ara son bestemiz var mutlaka yazmalıyım.  Herkes bilir şu dün minik bir kedi yanıma geldi ne acı ne acı miyavlıyordu.... diye devam eden şarkıyı. Kızçem bu şarkıyı herşeye uyarlıyor. Kedi yerine topu, tokası, babası, halı, terlik herşeyi getiriyor. Ama en güzel versiyorunu buydu. Eşimde bende çok güldük.Yolda arabadayken yapıldı bu beste.
     Dün küçük bir ışık yanıma geldi,
     Ne acı ne acı ışıklıyordu
    Gittim evden oyuncağını getirdim
   Oyuncağı aldı ve söndü gitti.

Yine yazdım oradan buradan işte. Birikmiş birşeyler hepsini kaydetmek istiyorum ama olmuyor işte. Neyse en son Defne'nin bu espirisini yazarak kapatıyorum.
  -Söyle bakalım kaç yaşındasın sen?
- Hımmm ben gözyaşındayım :))

2 yorum:

Filiz dedi ki...

Kreş aramak, doğru yeri bulmak gerçekten çok zor, ama defnenin yaşı daha çok küçük, imkanınız varsa bence kreşe vermeyin anlattığınız şeyler, defnenin yaptıkları çok doğal bu süreç bütün çoçuklarda hemen hemen aynı şekilde ilerliyor. kızımda 2.5 yaş sendromunu böyle atlattı, emin olun hepsi kendi kendine geçecek, bu sefer farklı şeyler çıkacak :)) ama inanın kreş bunlara çare olmayacak, o henüz oyun çoçuğu onun için en güzel ortam ev ortamı, bilginçlik taslamak istemiyorum, ama kızım o yaşlardayken bende çok kreş aradım, anaokulu öğretmeni bir çok arkadaşımla görüştüm hepsi hiç düşünmeden sakın yapma dediler, ama anasınıfı yaşına geldiğinde anasınıfını çok dikkatli seçin işte bu çok önemli defne için herşeyin hayırlısı olsun,güzel defneyi öpüyorum sevgiler...

defne naz dedi ki...

Filizciğim inan söylediklerine bende katılıyorum. Ama sadece bakıcıyla da olmuyor artık. Bütün gün onunla sonra da ben geliyorum benimle. Zaten çalışan birisi olunca çok fazla kimseyle görüşemiyorum. O yüzden hiç arkadaşı yok ve bu durumdan çok rahatsız oluyorum. Parka gidince bile çocuklar beşiklere binmesin ben bincem diye ağlıyor. Hiçbiriyle iletişim kurmaya çalışmıyor. İnşalah senin dedeiğin gibi geçici bir süreçtir. Yoksa içe dönük bir çocuk olarak yola devam edecek.
Bu arada sana yorum yazdım fakat yorumu göndeririken başka siteye yönlendim. Sanırım virüs bulaşmış. İstersen kontrol et.Hoşçakal.