21 Ocak 2011 Cuma

Beklenen süpriz.

     Bir günde iki süpriz ağır gelecek . Tayinim çıktı.  Beş yıldır çalıştığım bu okuldan ayrılacağım tabi ki öğrencilerimden de. Beş yıldır alışmıştık birbirimize. Artık anne çocuk gibi olmuştuk. Hepsinin neredeyse bütün huylarını, hastalıklarını, sorunlarını biliyorum. Onlarda bana bağlanmışlardı. Sene başından beri sene sonu nasıl ayrılacaklarını altıncı sınıfta ne yapacaklarını düşünüyor ,sonra da ağlıyorlardı. Bu ayrılık biraz erken olacak.
    Ama içim çok rahat onlar için çok uğraştım. Biliyorum ki bundan sonra onlar doğru yolu çok kolay bulacaklar. Hep bunu aşıladım. Haklarını savunmayı, özgürce düşünebilmeyi, düşündüklerini nasıl ifade etmeleri gerektiğini, şiddetle hiçbir şeyin çözülmeyeceğini.Bunlar benim en değer verdiğim şeylerdi.
     Evet eminim çok hatlarda yaptım. Yapıyoruz da.Çünkü biz bir insanız. Bir anne evde bir çocuğuna tahemmül edemezken biz ellibeş -atmış çocukla baş etmeye çalışıyoruz. Üstelik onları sadece eğitmeye değil birşeyler öğretmeye de çalışıyoruz. Üstüne bir de görev yaptığımız ortamın koşulları düşüldüğünde ve ailelerin vurdumduymazlığı, bilinçsizliği eklendiğinde daha da geriliyoruz. Bu durumda hata yapmamak ne mümkün.
  Öğrencilerim tayin istediğimi biliyor ve "inşallah çıkmaz "diye dua ediyorlardı. Bense onlardan zaten seneye ayrılacağımızı bunun sadece birkaç ay önce olacağını açıklıyordum. Şimdi bunun gerçekleştiğini söylediğim zaman gözyaşlarına boğulan öğrencilerimi görebiliyorum. İşte en zor yanı da bu... Daha ilk duyduklarında bile kendilerini tutamamışlardı. Şimdi ...
    Tayin istedim çünkü evime daha yakın bir okul .Eski okulumdan farkı sınıf mevcudu az. Onun dışında koşullar pek farklı değil.
      Sonuçta bizlerde insanız ve yaptığımız işin vicdani yönü çok ağır , manevi yönden insanı çok yıpratan bir iş.  Sürekli zor şartlar altında çalışmak bizi çabuk yıpratır.Enerjimizi sonraki  öğrencilerimize aktarmamız için şartların biraz daha iyi olması gerekir. İnsan zor koşullarda çalışınca enerjisi tükeniyor. Sürekli aynı ortamda köreliyor. Yeni nesil çok iyi şarlarda yetişiyor. Bu yüzden bizimde kendimizi sürekli yenilememiz gerek.
    Tabi bunlar benim düşüncelerim. Bir iş yapıyorsak hep en iyi yapabildiğimiz şekilde yapmalıyız. Ben bu mesleği seviyorum ve hep derim kendimi yetersiz hissettiğim anda bu işi bırakırım. O yüzden yetersiz olmamak için çok çalışmalıyım. Hele çocuğum varsa...
  Hoşçakal 5-B sınıfı sizler benim ilk göz ağrılarımsınız. Sizleri asla ve asla unutmayacağım. Biliyorum ki bir gün karşıma geleceğin doktorları, öğretmenleri , mühendisleri, anneleri ve babaları olarak çıkacaksınız.Ve biliyorum ki hepiniz ne olursanız olun işinizi iyi yapan insanlar olcaksınız. En önmelisi insan gibi insan olcaksınız.

 

4 yorum:

Defne dedi ki...

Ben hem annesi(sınıf öğretmeni) hem babası(Edebiyet öğretmeni) öğretmen olan biri olarak seni çok iyi anlıyorum. Hayırlı olsun Filiz'ciğim.

defne naz dedi ki...

Çok teşekkür ederim Defneciğim.

KırmıZı WosWos dedi ki...

Hayırlı olsun :)

defne naz dedi ki...

Teşekkür ederim Kırmızı Wos Wos.